200 Meters - 200 Metre

 

Ameen Nayfeh imzalı ilk uzun metraj olan ‘200 metre’ orijinal adıyla ‘200 Meters’ dün İstanbul Film Festivali Ocak seçkisinde izlediğim bir film olmakla birlikte aile dramasını içinde barındıran bir yol filmi. Yönetmen Ameen Nayfeh’in kişisel hayat hikâyesine dayanan 200 Metre geçtiğimiz yıl 77.Venedik Film Festivali’nde dünya prömiyerini gerçekleştirmiş ve Venedik Günleri yarışmasının bir parçası olarak BNL Halkın Seçimi Seyirci Ödülünü kazanan 2020 yapımı bir filmdir. Aynı zamanda 200 Metre Ürdün’ün 93.Akademi Ödülleri’nde Oscar adayı olarak da seçilmiştir.

Variety’ye verdiği röportajda yönetmen Ameen Nayfeh “Filistin’de yaşayanlar için her şey saçma” diyor, “hayatımızın her yönü anlamsız.” 200 Metre adını böyle bir saçmalıktan alıyor. Doğası gereği bastırılmış ve özgün olan film, çok gerçek bir durumu ve beraberinde gelen tehlikeleri ortaya koyuyor. Filistinli inşaat işçisi Mustafa, Batı Şeria Duvarı’nın Filistin tarafında eşi ve ailesinden yalnızca 200 metre ötede yaşıyor. Her gün İsraillilerin kontrol noktasını geçse de oğlunun yaralandığını öğrendiği gün geçişine izin verilmiyor. Bu yüzden Mustafa, bir kaçakçının yardımıyla 200 metre yerine 200 kilometrelik, uzun olduğu kadar eziyetli bir yola çıkmak zorunda kalıyor. Filmin çoğunluğu, bir sınır duvarını geçmek için yapılan tehlike dolu yolculuğunun ardından geçiyor. Kaçak yolculukta her durakta onlara katılan farklı insanlarla daha tehlikeli olaylara yüz tutan 200 Metre’de Mustafa’nın çaresizliğini hissettirmek için gerilim sahneleri iyi bir şekilde yapılandırılmış. Ali Suliman'ın Mustafa rolünde muhteşem merkezi bir performansı, Filistin hayatının gün be gün yaşadığı eziyetleri sürekli olarak yakalayan bu etkileyici filmin kalbinde iyi bir şekilde yer alıyor. Filmin büyük bir kısmı bu tehlikeli yolculuğa odaklansa da Mustafa’nın ailesiyle paylaştığı birkaç sahne izleyici için hem sevindiren hem üzen bir duygusal ağırlık taşıyor.

Bir Aile Dramasına Sebep Olan Duvar: 200 Metre

Duvarlar, insan kültüründe güçlü imgelerdir; yıkılmaz, aynı zamanda ayırıcı güce sahiptir ama görüyoruz ki bazı duvarları sevgi ve bağlılık yok sayar. O büyük Batı Şeria Duvarının Filistin tarafında yaşayan Mustafa’nın çocuklarıyla güreşirken duyduğu aşikâr zevk bizi mutlu ederken birbirlerine uzakken balkondaki ışıklı gösterileri de bölünmeye ve ayrılığa rağmen hayatlarında varlıklarını sürdürme girişimlerini anlatıyor. Tam bu kilit anlarda melankoliyi güçlendiren müzik seçimleri Suliman’ın baba karakterinin inkâr edilemez çekiciliğinin etkisini artırıyor. 200 Metre, bir duvarın insanların günlük yaşamlarında yaratabileceği etkiyi, çiftler arasında yarattığı kötü duyguyu, çocukların yaşadığı rahatsızlığı ve normal yaşama ve çalışma zorluğunu gösteriyor: Bu, şüphesiz binlerce Filistinli için aynı hikâye. Ancak milyonlarca engeli aştıktan sonra, Mustafa’nın ailesine bağlılığı ve sevgisi izleyicide bir direniş, haysiyet ve umudu uyandırıyor.

Binlerce Filistinlinin Hikâyesi...

200 Metre siyasi durumu yansıtan ögeler de barındırıyor. Siyasetten ziyade Nayfeh'in sözleriyle, “200 Metre benim hikayem ve binlerce Filistinlinin hikâyesi… Sinemanın gücüne ve hayatımıza sihirli şekillerde nasıl dokunduğuna inanıyorum. Bu hikâyeyi anlatmam gerekiyordu. "

Nayfeh, bu gergin dram fikrini ortaya çıkarırken, annesinin ailesinin evinde olanlardan ilham almıştı. "Annem şu anda duvarın İsrail tarafında bulunan bir Filistin köyünden." Yine Nayfeh bir röportajda, uluslararası hedef kitlesi olan bir film yapmak istediği için Alman film yapımcısı Anne’yi seçtiğini söylüyor. Nayfeh, Mustafa'nın yolculuğunda Berlin'de yaşayan film yapımcısıyla ne zaman tanıştığına değinerek şöyle diyor: "Elbette bu, Almanya'nın tarihine, bölgedeki bugünkü duruma ve ayrıca Berlin Duvarı'na doğrudan bir gönderme. Fiziksel bir duvardan fazlası, Anne’nin arka plandaki geçmişi de görünmez bir başka duvarı anlamlı kılıyor.

 "200 Metre" de vurgulanan durumun karmaşıklığı göz önüne alındığında Nayfeh, bölgenin barışa nasıl ulaşabileceğini sorguluyor. “Bu filmle birlikte söylemek istediğim şey, iki devletli çözümün bir yanılsama olduğudur” diyor. “Filmi izlerken, tasvir edilen bu Filistin bir ülke gibi hissettiriyor mu? Her yerde kontrol noktaları var; İsrail yetkililerinin izni olmadan seyahat edemezsiniz veya hiçbir şey yapamazsınız, bu yüzden benim fikrim çözümün tek devletli bir çözüm olması. Nasıl? Bilmiyorum. Eşit haklarla barış, istediğimiz şeydir. "

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Büyülü Bülten

Malcolm & Marie

Jagten - The Hunt (Onur Savaşı) Film İncelemesi